Sunday, May 28, 2006

Cargo Cult Science

If you still haven't read it, go read it:

Cargo Cult Science by Richard Feynmann:

"...the idea is to give all of the information to help others to judge the value of your contribution; not just the information that leads to judgement in one particular direction or another"

Touch typing gelişmeleri

Bilgisayar hem işim, hem de hobim ve klavye ile hızlı yazmam çok önemli. Yaklaşık iki aydır touch typing (on parmak ve klavyeye bakmadan yazma) alıştırmaları yapıyorum. Artık tüm harflerin yerini ezbere biliyorum. Antrenman için senselang yazılımını kullanıyorum. Tek eksiği türkçe desteği olmaması.

Touch typing ciddi disiplin istiyor, özellikle de alıştırma zamanlarının dışında da devam etmeniz gerekiyor. Örneğin şu an klavyeye bakmadan yazmak için kasıyorum. Sanırım bu konuda akıcı hale gelmek bir yılımı alacak (yüzmede olduğu gibi).

Thursday, May 25, 2006

Göksun'da sivri zeka örnekleri

Hikaye 1: Deli kabul edilen kişilerin dinen mes'ul olmadığı, yani günah yazılamayacağı bilinmektedir. Göksun'da nereden hasıl olduğu bilinmeyen şekilde bir kişinin başaka birininin günahlarını üç kere almayı kabul etmesi durumunda günahların el değiştireceği aksiyomu yer etmiştir. Şimdi sivri akıl bu ikisini biraraya getirince ortaya şöyle bir adet çıkmış: Vefat eden kişinin yakını bir deli bulur (Göksun o konuda hiç sıkıntı çekmez) ve deliye "Ahmet'in günahları sana geçsin mi" diye üç kere sorar. Deli de "geçsin" der. İhtimalle deliye veya yakınlarına biraz güzellik de yapılır. E öyle olunca ne oluyor? Aksiyom gereği günahlar deliye geçiyor. Peki deli mes'ul mü? Değil! Bir çeşit matematikte sıfır ile çarpma işlemi gibi... Artık bu üçkağıdı amellerimizi not edenler yer mi yemez mi, o da Zekeriya Beyaz'a sorulmalı. Efendim iş ayyuka çıkınca Göksun müftülüğü "bunu yapanlar kafirdir" diye beyanatlar verir ve ortam durulur. Ama Göksun'u biraz tanıyorsam kuytu köşelerde gizli gizli bu üçkağıt devam ediyordur diyorum.

Hikaye 2: Mezarlıklarda hocaların dua okuması makbuldür, merhumu da rahatlattığına inanılır. Mamafih özellikle kış kıyamet zamanı hocanın gidip de mezarlıkta dua okuması zahmetlidir. Şimdi Göksun'lu hemşerilerimin çoğu biyolojideki ozmosizden haberdardır. Osmosize göre sıvılar yoğun oldukları ortamdan daha az yoğun oldukları ortama geçme eğilimindedirler. Bundan haberdar olan bazı sivri akıllılar hocaya boş bir şişe verirler. Hoca da evindeki rahat ortamda şişenin kapağını açar ve okur duasını. Şimdi odada dua yoğun, şişede seyrek... Tabii ki dua şişeye meyledecektir. Şişenin kapağı kapatılıp merhumun yakınlarına verilir onlar da mezarlığa gider ve şişenin kapağını açarak şişeyi mezarlığa bırakırlar. Şimdi şişede dua yoğun, mezarlıkta seyrek... Dua mezarlığa doğru meyledecek ve duadan beklenen faide sağlanacaktır.

Cenab-ı Hak'tan tüm sivri akıllılara doğru dürüst akıl niyaz ederim.

Yaz Geldi

Yazın geldiğine işaret sabah 8'de evden çıkarken üzerime mont alma ihtiyacı hissetmemem ve aslanlar gibi kısa kollu ile servisin yolunu tutmamdır. Bugün işte o gündür! Sabah sıcaklık 19 derece idi, hava durumuna göre de max 30 olacak. Geçen yıl Haziran 8'de gelmişti benim için yaz.

Bu aralar çevresel etkenlerin medeniyetler üzerindeki etkisini anlatan Collapse isimli kitabı okuduğumdan özellikle duyarlıyım iklim mevzularına. Kitabı hediye eden Turunç'a el sallarım buradan :)
Review için ısrarla bekleyiniz.

Sunday, May 14, 2006

Okullar nasıl adam olur

Babamın öğretmen olmasından mıdır nedir, öğrenme ve öğretme konusu hep ilgimi çekmiştir. Dün akşam da ilkokul öğretmeni olan Meral teyzem ile yaptığımız sohbet sırasında öğrencilerin, velilerin ve milli eğitim sisteminin can sıkıcı hallerini konuştuk. Öğretmenler baştan savma iş yapıyor, veliler çocuklarının okuldaki durumu ile ilgilenmiyor, öğretmenlere kuşku ile bakıyor, okul idareleri lakayıt, öğrenciler saygısız vs. vs.

Peki nasıl adam olacak okullar? İlla idealist öğretmenler mi yetişecek? O zaman çok bekleriz. Olaya öğretmenin gözünden bakacak olursak, veli kendi çocuğu ile ilgilenmedikten sonra öğretmenin ne kadar umurunda olabilir? Başkasının kayıp eşeğini ıslık çalarak arama atasözünü hatırlatırım.

Görünen tek gerçekçi çözüm yolu velilerin çocularına ve okullarına sahip çıkmasıdır. O zaman hem öğrenciler düzelecek hem de öğretmenler ister istemez işlerini iyi yapacaklardır.

Kendi öğrencilik günlerimden hatırladığım kadarı ile öğretmenler bize göre tanrısal güçlere ve otoriteye sahipti. Ancak öğretmenler okulla ilgilenen ve eleştiren velilerden acaip çekinirlerdi ve dikkat ederlerdi. Az sayıda velinin okulla ilgilenmesi okulda önemli değişikliklere neden olur. İşini iyi yapan öğretmenler buna sevinir, kötü yapanlar da mecburen yola gelirler.

Okullarımızı ve eğitim sistemimizi gökten zembille inmesini beklediğimiz bilge bakanlar, müdürler, idealist öğretmenler değil, çocuklarına ve vergileri ile çalışan okullarına sahip çıkan veliler düzeltecektir.

Devlet görevlisi zihniyeti konusunda daha önce atıfta bulunduğum Looking out for Number One yazısına bakmanızı öneririm.

Monday, May 08, 2006

Unschooling

I am interested in how to learn and help others learn. The unschooling page has interesting insights on how to learn without schools:

"Science is not the memorization of uninteresting facts, as 12 years of science classes may lead you to believe. Science is merely a process of asking questions and searching answers, along with the combined knowledge accumulated from this search."


(thanx to Rahmi for bringing this image to my attention)

"However don't think that unschooling is limited to just a new way of learning the same subjects in school! Instead, it's just as important to do other things: become an apprentice or volunteer and learn how to take care of a "real job"; start your own business; lobby politicians and try to make changes in our government or society; go on an explorative trip around the world to learn about other cultures and ways of living; etc."

A good time to re-read What You'll Wish You'd Known...

Sunday, May 07, 2006

Gücüksu Hikayeleri

Geçen hafta babam ve Nadir amcam Ankara'daydı, eski Gücük defterlerini karıştırdık.


- Hacı Kadir: Aksi, döğüşe meraklı. Elleri kama yaraları ile bezeli. Cesur, doğru sözlü. Beni de bastonla "severdi".

- Palcı Ayşat: Köyün doktoru (bademcik patlatma, yaralara cilet atma, ebelik). Köyün çoğunun ebesi. Diğer bir ebe adı yine Ayşat olan demirci Hacı Murat'ın bacısı. Köyde diş çekimi işinde uzman kişi ise Nuurdin.

- Bıtıl: Selimbi'nin babası, sanırım Kafkasya'dan gelmiş. Selimbi 45-50 arası genç yaşta ölmüş. Selimbi'nin en büyük çocuğu olan Taşuu kadın olmasına rağmen çoğu erkekten güçlü imiş.

- Geçmişte demircilik, değirmencilik, taşımacılık gibi geçim kaynakları olsa da günümüzde köy yoğun bir şekilde dışarıya göç verdiğinden köyde kalan az sayıda insan tarım ile geçinmektedir. Geçmişteki değirmeciliğin boyutuna örnekler:

Selimbi: 1 değirmende 4 taş

Hacı İbreem: 1 değirmende 4 taş

Çöçii: 1 değrimende 2 taş

Şemil: 2 değirmende 2 taş

Visite: 2 değirmende 2 taş

Çardak yarıçapındaki alanda un vb. tahıl öğütme işleri Gücük'te yapılırmış. Değirmenciliğin gelişmesini sağlayan en önemli etkenlerden biri köyde suyun bol olmasıdır.

- Hacı İbrahim tek çocuk. Nenesinin Kafkasya'dan geldiği tahmin ediliyor. Sivas'taki Çeçen köylerinde Türkiye'deki en zengin Çeçen'in Hacı İbrahim olduğu söylenirmiş. 164 atı, Anavarza'da 300 dönüm arazisi varmış. Yazın Gücük'te kışın Anavarza'da ikamet edermiş. İki hanımı varmış, Zekiye ile Besir. Zekiye'nin çocuğu olmamış, Hacı İbreem'in bakımı ile ilgilenmiş. Hacı İbreem'in ayrı bir odası olurmuş ve cocukları ile konuşmazmış. Kendisi ile konuşabilen tek çocuk Ördek imiş.

- Ördek nenemi 28 farklı kadının emzirdiği söylenir.

- Nur Hacı'nın ablası Süleyman'ın anası.

- Süleyman Korkmaz'ın kamyon kazası sonucu ölüm tarihi: 12 Temmuz 1958. O sırada Nadir amcam askerde imiş, 6 ay sonra gelmiş.

- Tanko Musa'nın oğlu Süleyman'ı testi: Bir toplantıda "Veysel'e kahve verin" demiş. Babam o sırada 5-10 yaşlarında. Kahve önüne getirilince Musa kahveyi içmesini emretmiş. Babam kahveyi içmeye yeltenince Musa Süleyman'ın yüzüne tükürerek "ne biçim evlat yetiştiriyorsun, yanında İsmet varken kahveyi ona vermesini bilmedi" diyerek azarlamış.

- Harun'un (Duran Beyazıt'ın babası) dükkanının soyulması girişimi: Elbistan civarından 2-3 kişi gece vakti dükkanın duvarını tam delmişken Harun uyanmış ve aşağı inip iki ağızlı kama ile soygunculara girişmiş. Biri Harun'a balta ile vurmaya çalışıyor ancak baltanın ağzı pırtıyor. Sabah doğru soygunculardan biri ölü bulunuyor. Harun 7 sene hapse mahkum oluyor, 3.5 sene yatıp çıkıyor.

- Eskiden Gücük'te hırsızlık yaygınmış ve dışarda kalan mal (çul, koyun, inek vs.) senin değilmiş.

- Cuma kavgaları Sisne'de meşhurmuş. Şerafettin Ateş'in annesi cuma gelmesin temennisinde bulunurmuş.

- Baazır yaşlılığında iki büklüm olmuş. Emin dedemin ifadesi ile "kağnı tekeri gibi bükülmüştü, düşse yuvarlanabilirdi". Ölümü 1940 civarlarında. Nadir amcam hatırlıyor. Amcam Baazır'ı ölüm günü kötü görmüş ve Şehidet'e "baaba iyi değil" demiş. Şehidet de Baazır'ı kıbleye çevirmiş, kısa süre sonra Baazır ruhunu teslim etmiş.

- Şehidet'in annesi Ezinet, babası Hafız İbrahim. Sabırlı, inançlı bir kadın, hafız. Hacı Kadir Kuran okurken takılınca takıldığı yeri Şehidet tamamlarmış. Oğlu Ahmet can çekişirken ağlayan kızlarına (Toita, Bağdat) kızmış. Hacı Kadir Kuran okurken dayanamayıp ağlamaya başlayınca Şehidet Kuran'ı Hacı Kadir'den alıp sessizce okumaya devam etmiş. Ahmet o sırada vefat etmiş. Ahmet, Emin dedemin kardeşi. Vefatı sırasında dedem Maraş'taymış. Bu olay anlatılırken dedem sessizce ağlamaya başladı. Dedemi öyle görünce ben de kendimi zor tuttum açıkçası. Dedemin o halini hatırladıkça hala gözlerim doluyor.

- Çööçii'den (Türkçe adı Yusuf) özlü söz: Sevmediklerime gülümsemekten yanaklarım ağrıdı. Çööçii diğerlerine göre daha diplomatik davranmasını bilen biri.

- Selimbii'den özlü söz: Kendi dolu küpümü başkalarının boş küpüne vurarak kırmam.

- İsmail Kahya (Elbruz Duk) köyde muhtarken köyden kimseyi askere göndermemiş. Gelen devlet görevlilerine rüşvet olarak kamçı, yamçı gibi hediyeler verirmiş. Askere göndermemenin nedenlerinden biri Nur Hacı'nın Yemen ellerinde 13 yıl kalması. O sırada Nur Hacı'nın kzı kardeşleri sahipsizlikten zorluk çekmişler. Nur Hacı'dan ümit kesilmiş. Yine Habib'in de Yemen'de uzun yıllar kaldığı ve korkunç olaylara şahit olduğu (insan eti yeme vb.) tahmin edilmektedir. Habib'in annesi Nepii uzun zaman ağlamış ve kör olarak ölmüş. Habib son zamanlarında akli dengesini yitirmiş ve sık sık ağlarmış. Bu nedenle anlatıklarının güvenilirliği zayıf.

- Elbruz Duk (İsmail Kahya) Ürdün'den Gücük'e gelmiş olabilir.

- Gücük'te kitap, okuma yazma kültürü yok. Tarih bilinci zayıf. En azından eskilere dair hikaye türü şeylerin olması gerekir. Bunların olmaması kuşku uyandırıcı, aceba geçmiş özellikle mi unutulmak/unutturulmak istenmiş?

- Kafkas göçünü organize eden kişi Tokat civarında Rus generali olan Kusha Musa Kunduk. Oğlu Bekir Sami Kunduk dışişleri bakanlığı yapmış. Musa Paşa Osmanlı tarafında geçip Ahmet Muhtar Paşa ile birlikte göçü ve Rus'lara karşı mücadeleyi yönetmiş. Emirleri altındaki Çeçen-Çerkez birlikler disipline pek gelemez, zaman zaman civar halkı yağmalarmış. Yağmacılardan bir kısmı idam edilince birlikler savaşın ortasında çekip gitmiş.

- Köye adını veren Şeyh Behli bir zaman sonra hırsızlık vb. olaylardan bıkıp köyü terk etmeye karar vermiş. Eşyalarını yükleyip giderken bugün Kamilbii pınar denilen yerde durup köye dönerek dua etmiş. Duasında köyün şerden korunmasını ve özellikle de köylünün birbirini öldürmemesini dilemiş. Çevre köylere göre Gücük'ün hala en önemli özelliklerinden biri köylünün birbirine karşı cinayet işlememiş olmasıdır. Bunda Çeçenlerin kan davasından çekinmelerinin de payı büyüktür. Behli Ürdün-Suriye civarına gitmiş. O sıralar Maraş Halep vilayetine bağlı bir sancak imiş. Şeyh Behli'nin bir oğlunun mezarının Gücük'te olduğu söylenir.

- Konaytere: Hacı Murat'ın babası olan Cercis bugün Lübnan-Suriye-İsrail arasında bir yer olan Konaytere'den gelmiş. Sık sık Konaytere'den bahsettiği için babamlar kendi aralarında espri olarak "nereden geliyorsun" diye sorulduğunda "Konaytere'den" derlermiş (hala da der). Konaytere bölgesi İsrail-Suriye çatışmaları sırasında ağır bombardımana uğramış ve sanırım şu an yerleşim yok.

- Eşkiya olayı: Gücük'ten bir grup altın olduğu düşüncesiyle Kızılöz'e soyguna gider. Bu sırada bir eşkiya grubu ile karşılaşırlar ve Basa'nın kardeşi eşkiyalar tarafından öldürülür. Gücük'lüler eşkiya'dan öc almak için alevi Kara Mustafa'nın oğlu Hacı Uçkaç ile anlaşırlar ve Hacı Uçkaç Gücük'lülere önderlik eder. Hükümetin de vurma izni verdiği söylenir. Acı Elma-Ho Taş mevkisinde üç eşkiyanın ağaç altında dinlendiğini görürüler. İkisini vurmuşlar, biri yardan atlayarak kaçmış. Öldürülenlerin kafalarını kesmişler. Eşkiyaları Nurbii'nin vurduğu, kafaları da Abaaka'nın kestiği söylenir. Kafalar Basa'nın annesine verilmiş, o da kafaları eline alarak cırmalamış, yere çalmış.

- Gücük camisindeki bir halının enteresan bir anısı var. Halı Hacı Kadir'in ve köyden biri bu halıyı çalıyor, akabinde de hastlanıyor. Muska yazılmış denir. Halı hala camideymiş. Bir ara gidip yeni bir halı ile değiş tokuş edelim.

- Ermenilerden Ördek nenemin satın aldığı kollu dikiş makınası şu an Nazlıhan halamda imiş. Bi ara gidip fotoğrafını çekelim. Tarihi nesneler bunlar.

- Gücük'teki eski değirmenleri Ermeniler'in yaptığı söylenir.

- Gücük'teki camide bulunan bir taş sanırım Ermeni işçiliği. Nur Hacı bu taşın üzerine Allah yazmış ve ortasını delmiş. Köye gidince bakalım.

- Hamzat (Sisne'li) Muş'tayken bir Ermeni çocuk grubunun perişanlığını görünce içlerinden Zehid'i yanına almaya karar vermiş. Zehid daha sonra Gücük'e geliyor ve 8 yıl Nur Hacı'nın yanında kalıyor.

- Nur Hacı dini bütün, biraz da tarikatçı biri imiş. Köydeki zikir törenlerine çavuşluk yaparmış. Pek çok hırsızdan, işe yaramazdan namazlı abdestli talebeler yetiştirmiş.

- Nadir amcam 70'li yıllarda taşımacılık vesilesi ile Suriye'ye gidip gelirken iki farklı zamanda ve farklı Ermeniler'den şu saptamayı duymuş: "Türkiye güzel yer, pek çok millet birarada yaşar. Devlet içinde devlet olmaz. Allah dedelerimizin belasını versin ki bizim buralara sürülmemize neden oldular." Bu kişiler Maraş-Zeytin yöresindenmiş. Amcama Ali Kayası'nı, Berit dağındaki madenleri, Zeytin civarında üzerinde kız resimleri olan çeşmeyi sormuşlar.

- Dabı çocukken amcası ile Kafkasya'dan gelmiş. Babası yolda ölmüş. Dabı uzun yaşamış, Nadir amcam Dabı'yı hatırlıyor.

- Besiığız: Tertipli düzenli. Nadir amcama ceviz, üzüm verdiği için amcam onu çok severmiş. Çööçi'nin ikinci hanımı. 1.hanımı Zenuu. Ortatepe'nin ve Fındık'ın ağaları Çööçi'ye "seni Yusuf Ağa yapan sen değil, Besiığız'dır" derlermiş. Tanko Musa kızkardeşi Besiığız'ı el üstünde tutar ve "sen annemin tebriğisin (emanetisin)" dermiş. Annesi Baazır. Besiığız'ın çocuğu olmamış. Hacı Kadir'e annesinden çok Besiığız bakmış.

- Elbruz Duk'un (İsmail Kahya) Baazır'dan önce Karaömer'li bir hanımı varmış. O hanımdan Nuriığız olmuş. Nuriığız Heleti'den evlenmiş.

- Nadir amcam Tanko Musa'nın yanında yetişmiş.

Tuesday, May 02, 2006

Kartezyen ve Polar Koordinatlarda Denklem

Fizik dersinden eğik atış hareketini hatırlayalım:


m kütlesine sahip bir cismi v ilk hızı ile g yerçekimine sahip bir yerde fırlatıyoruz. Bu cisim parabolik bir yol izler (ispatı için aşağıda, kartezyen çözümünde y(t) denklemini inceleyiniz).

Cismin zamana göre y ve x değişimini hesaplamak için ezberci davranmayıp temel hareket denklemlerini türetelim. Önce şansımızı polar koordinatları kullanarak deneyelim:


Görüldüğü gibi oluşan diferansiyel denklemler biraz ürkütücü, R ve theta'nın zamana bağlı ifadelerini bulmak mangal gibi yürek ister. Şimdi de kartezyen koordinatlarla türetim yapalım:


Denklemler analitik olarak elle kolayca çözülüyor ve hepimizin aşina olduğu çözümü buluyoruz! Bu vesile ile Fundamental Theorem of Calculus'u da hatırlamış olduk.

Polar koordinatlarda denklemleri karmaşıklaştıran birim vektörlerin hareket boyunca sabit olmayıp dönmesidir. Dönme nedeniyle birim vektörlerin de zamana göre türevi vardır. Kartezyen koordinatlarda birim vektörler sabit olduğundan zamana göre türevleri sıfırdır ve denklemler son derece basittir. Polar koordinatın hayatımızı kolaylaştırdığı pek çok durum vardır ancak eğik atış denklemleri bunlar arasında değildir.

Bu mevzu bana daha önceki bir yazımızda bahsettiğimiz sayıların ikili ve onlu sistemde ifade edilmelerindeki enteresan durumu anımsattı.

Monday, May 01, 2006

Gücüksu Vikipedi

Vikipedi'ye Gücüksu başlığını girdim. Artık hep berbaber geliştiririz.

Bacımızı Evlendirdik

29 Nisan C.tesi günü bacımızın mürüvetini gördük. Allah mes'ud etsin (amin)